Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

ABD’nin ikiz kulelerden daha büyük krize ihtiyacı var!

ABD’nin sırtından atmak istediği 4-5 eyalet var. 51 devlet de fazla, kalanı da iki ya da 3’e bölmek gerek. Yine yerel yönetim özerklik şartı gibi güçlendirilmiş şehir yönetimleri olabilir. Ama devlet sayısı azaltılmalı ve onlar da topluma karşı güçlendirilmeli, merkezi hükümete karşı biraz zayıflatılmalı. ABD bölünmeli ki, Greatreset öncesi, en azından şu dünyadaki dolar stoğunun ve dolayısı ile ABD’nin görünmeyen, gizli borcunun borçlusunun kim olduğu belli olmasın. Onun için ABD’nin 11 Eylül’den daha büyük bir krize ihtiyacı var.

Çin’e karşı bahanesi hazır. CoVID ve Çin mikrobu. Oradan sosyal destek ve ölenlerin tazminatı, ortalama 2,5-3 trilyon dolar oradan çıkar. Bir o kadar da Ofshore’lardaki kayıt dışı para, geriye kaldı, halkın elinde, birilerinin villalarının bodrumlarındaki konteynerlerde saklı paralar, bankalardaki tasarruf hesapları, merkez bankalarındaki rezervler, döviz bürolarındaki paralar. O da kolay, ambargolu ülkelerle yapılan ticari anlaşmalar yani para aklama operasyonları, terör örgütü, uyuşturucu parası, sahte para diye etiketlediniz mi 3 gruptan 9-10 trilyon doları bulursunuz. 

CoVID, ABD için bir cankurtaran simidi oluyor bu senaryo çerçevesinde. Ölenler zaten zenci, göçmen, evsiz, sağlık sigortası olmayanlar, ya da yaşlı yatağa bağlı hastalar. Üretmeyen, sigorta şirketlerine ve emekli fonlarına yük olan birileri ABD için hem bir yükten kurtulmak, hem de çok ciddi bir gelir kapısı. Daha doğrusu CoVID ve Çin, ABD için cankurtaran simidi gibi. Görünen o ki, bundan sonra Hindistan ve ASEAN bölgesine kayacak ekonomik canlılık.

ABD’nin yeni Bretton Woods öncesi, bu planı uygulayabilmesi için 11 Eylül’den daha vahim bir kriz yaşaması, saldırıya uğraması gerek ki, o saldırıya cevap versin ve bu durum kendi içinde bölünme ve yeniden yapılanma için bir imkan hazırlasın. Anlayacağınız ABD belasını arıyor. Kendine bir saldırı olmasa bile bu saldırıyı kendisinin örgütlemesi gerekiyor. Mesela bu anlamda elektrik kesintisi ve haberleşmenin kesilmesi, toplumda panik havası oluşturulması ve bu saldırıya karşı operasyon için bir bahane uydurulması açısından önemli.

Trump gitti. Ne yapacaksa göreceğiz. Ne olacağını da. Bana kalırsa bu iş burada bu şekilde bitmeyecek. Her iki tarafın da atacağı adımlar var. Avrupa’da da bir hareketlilik söz konusu. Demokratlarla Globalistler arasında da önümüzdeki günlerde sorunlar yaşanması kaçınılmaz.

Muhtemelen Biden, önümüzdeki bir iki hafta içinde bir takım atamalar yapacak ve daha önce açıkladığı bir takım kararları imzalayacak. Meksika sınırında örülmekte olan duvar, DSÖ’ye geri dönüş, iklim anlaşması, bazı İslam ülkelerine seyahat sınırlamasının kaldırılması gibi.

İşin Ankara’yı ilgilendiren, S-400, F 35, NATO ile ilişkiler, Suriye ve Irak politikası, FETÖ, PKK, PYD ile ilişkileri... Aslında ABD’nin Çin politikası, Hindistan, Rusya politikası, İran, İsrail, Mısır, Libya politikası, Doğu Akdeniz, Ermenistan, Kıbrıs politikası hepsi Türkiye’yi ilgilendiriyor.

Biden’in gelmesi dünyanın sonu değil, ama bugün işler düne göre daha kritik bir eşikte. Şartlar açısından gelecek günlerin geçen günleri aratacağı endişesi de var!

Bakalım borsalar nasıl bir tepki verecek ya da dolar ne yapacak! Bir de işin teopolitik ve bunlara dayalı kehanet yönü var. Bu yetmiyormuş gibi, bir de Mars, Uranüs kavuşumu ile ilgili kehanetler söz konusu. Sosyal medyada dolaşan sabotaj söylentilerine, Katy Perry’nin ‘Not the End of the World’ isimli şarkısının klibi eklenince kafalarda soru işaretleri yaşanmaya başladı. Gazeteci Mehmet Önel, konuya ilişkin bir açıklama yaparak, “Katy Perry klibinde dünya nüfusu: 7,841.916.674’e ulaştığında dünyanın elektriğini kesiyor” diyorlardı. Dün bu rakam 7.840.640.000 idi.

 Ne demişti küreselci elitler, dünya nüfusu en az % 10-15 azaltılmalı. Kontrol edebilecekleri bir dünya istiyorlardı. İlginç, bu çevrelerin sponsorluğunu yaptığı Lady Gaga okudu törende milli marşını. İncil ve Lady Gaga. İşte yeni Amerika bu. 

Amerikan Demokrasisi de, Cumhuriyetçileri de aslında kendilerine özel bir yapıdır. Hepsi o toprağa dışarıdan geldi. Yani hepsi göçmen. Ama birileri kendilerini daha soylu görür. Varlıkları ve güçleri ancak ötekilerle mümkün. Herkesten birileri orada var ve onlar üzerinden bu elitler herkese müdahale edebiliyorlar. Yoksa gerçek anlamda bir çoğulculuk yok. Ama sembolik olarak Obama ve Kamala Harris örneği ötekilerin de bu yapıda yer alabildiklerinin ispatı oluyor. Yeni Amerika’da Satanist, Pedofili, LGBT’liler de o Elitler içinde, Yahudiler, Katolikler, Evangelikler de. Hatta Hindliler, Müslümanlar da var!

Son günlerde Elon Musk, Bill Gates fazla konuşmuyordu ve yemin töreninde onlar önde gözükmediler. Rockofeller ve Rothschild ailelerinden birileri de ortalıkta gözükmedi.

Bana kalırsa ABD, fırtına öncesi sessizliği yaşıyor. Ülke genelinde bir dehşet dengesi söz konusu. Birileri kazananı olmayacak bir kavgaya girmek istemiyor. Cumhuriyetçilerle Demokratların hesaplaşmasının seyrini bir görmek gerek. Bakalım iddia edildiği gibi dosyalar, ses ve görüntü kasetleri servis edilecek mi! Bakalım şimdi Pentagon, FEA, FDA ne yapacak. Ve Demokratlarla Globalistlerin Trump’a karşı oluşturdukları bu ittifak ne kadar sürecek. Burada gerçek anlamda Demokratların bir seçim kazanması söz konusu değil. Demokratlarla Globalistler arasında bir ayrışma söz konusu olursa bu Demokratlar için kısa süreli bir kazanım olur ve Biden giderse Kamala Harris onun koltuğuna oturur. Bu defa hesaplaşma Cumhuriyetçilerle Demokratlar arasında değil, Cumhuriyetçilerle Demokratlar ittifak kurup Globalistlere karşı cephe oluşturabilirler. Zira Globalistler, ABD de dahil, hiçbir devlete itibar etmiyorlar.

Şimdi Ankara’da ve Washington’da hükümetlerin karşılıklı olarak atacakları adımlara bakmak gerek. Ve tabii, Washington’un hem bölge ve hem de Ankara’daki muhalefet kanadı ile ilişkisinin ne şekilde olacağını ve bunun sebep olacağı siyasi tartışmaların yönünü görmek gerek. ABD FETÖ’yü herhalde bundan sonra sınır dışı etmez. Çünkü bunlar FETÖ’nün asıl koruyucuları. Biden, karısı ve çocukları daha önce de FETÖ ile iç içeydiler. Onlar bu sonucu coşkuyla karşılamış olmalılar. 

Gelecek günlerin neler getireceğini, yaşayarak göreceğiz ve öğreneceğiz. Kriz bitmedi, yeni başlıyor. Amerika’da kaynayan kazan, daha birçok ülkenin başına büyük işler aşacak. Selam ve dua ile.

Bu yazı toplam 692 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar