ABD, Ukrayna'ya silah yardımında bulunacak

ABD, Ukrayna'ya silah yardımında bulunacak

ABD Başkanı Barack Obama, Almanya Başbakanı Angela Merkel ile görüştü. İki lider, görüşmelerinin ardından ortak basın toplantısı düzenledi.

Beyaz Saray'da gereçekleşen toplantıda küresel güvenlik konuları ele aldıklarını bildiren Obama, Afganistan’da güvenlik güçlerinin eğitiminden İran’ın nükleer programı üzerine Batılı ülkeler ile Tahran yönetimi arasında yürütülen müzakerelere, terör örgütü DEAŞ ile mücadeleden Ukrayna’da yaşanan gelişmelere kadar birçok konuya değindiklerini ifade etti.

Obama, Ukrayna konusunda, Rusya ile Ukrayna’daki Rus yanlısı ayrılıkçıların Minsk Anlaşması'nda yer alan taahhütlerini yerine getirmediğine işaret ederek, Rus güçlerinin Ukrayna’nın doğusundan çekilmesinden ziyade bölgede faaliyetlerini sürdürdüğünü, ayrılıkçıları eğittiğini ve saldırıları koordine ettiğini vurguladı. Rusya’nın aynı zamanda tank, zırhlı personel taşıyıcı ve ağır silahlarla ayrılıkçılarla desteklediğini hatırlatan Obama, Moskova’nın yardımlarıyla Ukrayna’daki ayrılıkçıların daha fazla toprak elde ettiğini, sivillerin yaşadığı alanları tahrip ettiğini ve halkın evlerinden kaçmasına neden olduğunu anlattı.

Obama, Rusya’nın bu tutumunun ABD ve Almanya’nın yanı sıra dünyadaki diğer müttefik ve ortakların birlik içinde durmasını güçlendirdiğine işaret ederek, “Bu konuya diplomatik bir çözüm bulma çabalarını desteklemeyi sürdüreceğiz. Diplomatik çabalar bu hafta da devam ederken, bu soruna 21’inci yüzyılın kayıtsız kalamayacağı konusunda kesin anlaşma içerisindeyiz ve silah namlusuyla Avrupa’nın sınırlarının yeniden çizilmesine düpedüz müsaade edemeyiz” diye konuştu.

Bu noktada NATO müttefikleriyle NATO’nun 5’inci maddesi yükümlülüğü gereğince  Orta ve Doğu Avrupa’da mevcudiyetlerini artırmaya karar verdiklerinin altını çizen Obama, Rusya’nın verdiği taahhütleri yerine getirinceye kadar bu ülkeye yönelik yaptırımların devam edeceğini bildirdi.
Obama, “Diplomatik bir çözüm için çalışmayı sürdürsek bile, bugün bir kez daha açıkça ifade ediyoruz ki: Rusya, ülke ekonomisini bozan, halkına zarar veren ve Ukrayna üzerinde kötü bir etkisi olan izlediği yolu sürdürürse Rusya’nın izolasyonu hem siyasi hem de ekonomik olarak daha da kötüleşecek” ifadesini kullandı.

“Askeri çözüm düşük, Rus ordusu olağanüstü güçlü”
Ukrayna’daki soruna askeri bir çözüm ihtimalinin her zaman düşük olduğunu söyleyen Obama, Rusya’nın olağanüstü güçlü bir ordusu bulunduğunu ve Ukrayna- Rusya sınırının uzunluğu ile iki ülke arasındaki tarih dikkate alındığında, Rusya’nın kararlı olması halinde Ukrayna’nın Rusya ordusunu tamamen geri püskürtmesinin mümkün görünmediğini kaydetti. 

Rusya’nın hem kendisi hem Avrupa hem de dünya için “kötü bir karar” aldığını ifade eden Obama, “Bu agresiflik ve kötü kararlar karşısında sadece onları ikna etmeye çalışmamız yetmez, onlara dünyanın bu agresifliğin bedeli ödetme konusunda birlik içinde olduğunu da göstermek lazım.  Bizim yaptığımız da bu” diye konuştu.

Obama, ABD ve uluslararası toplumun yaptırımlarla Rusya’ya önemli bedel getirdiğini ama yine de Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’i gittiği yoldan henüz caydırmadığını dile getirerek, Rusya’ya baskılarında istedikleri sonuçların henüz ortaya çıkmamasının bu yaptırımların farklılık yaratmadığı anlamına da gelmediğini, Rusya’daki bazı kesimlerin yaptırımların Rus ekonomisine “korkunç” zarar getirdiğinin farkında olduğunu aktardı.
Yaptırımların Putin’in diplomatik çözüme yönelmesini sağlamasını umduklarını ama şu anda bunun başarılıp başarılamayacağı konusunda bir şey söyleyemeyeceğini bildiren Obama, amaçlarının başarısız, etrafı çevrilmiş, sıkıştırılmış ve zayıflamış bir Rusya olmadığını da vurguladı. Obama, “Bizim tercihimiz, küresel zorluklarla partnerimiz olabilecek güçlü, refah, canlı ve güven içindeki bir Rusya” dedi.  

“Savunma silahları ihtimali de değerlendirilen seçeneklerden biri”
Yaptırımların başarılı olmaması halinde Rusya’ya eylemlerinin bedellerini artırmaya devam edeceklerini bildiren Obama, “Bundan pes etmeyeceğiz” diye konuştu.

Obama, bu konuda ABD ve AB’nin birlik içinde durduğunu ve Ukrayna’daki gelişmelere kayıtsız kalmayacağını da belirterek, “Bu hafta diplomasinin başarısız olması halinde ABD ve AB’nin birlik içindeki güçlü yanıtı devam edecek, bu değişmeyecek” dedi.

Ekibinden, diplomasinin başarısız olması halinde diğer tüm seçenekleri gözden geçirmelerini istediğini kaydeden Obama, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Diğer seçeneklerden kasıt, Putin’in hesaplamasını değiştirebileceğimiz şeyler ortaya koyabilir miyiz? Savunma silahları ihtimali de değerlendirilen seçeneklerden biri.  Ancak bu konuda kararımı henüz vermedim. Bu konuyu sadece Angela (Merkel) değil, diğer müttefiklerimizle de istişare ediyorum”.
Obama, Ukrayna’ya olası silah yardımı konusunda da amacın Ukrayna’yı saldırı operasyonları yapabilecek şekilde değil kendini savunacak şekilde donatmak olduğuna işaret ederek, “Bu (silahlar konusu), Ukrayna’nın Rus ordusunu yenilgiye uğratması fikrine dayanmıyor, daha çok ayrılıkçıların eylemleri karşısında Ukrayna’nın savunmasına yardım etmek için ek bir şeyler yapılıp yapılamayacağını görmeye dayanıyor” dedi.

Ukrayna’nın ekonomik olarak başarısını desteklemenin önemine de dikkati çeken Obama, ekonomi alanında başarı sağlanamamasının ülkenin bağımsızlığını yitirmesine neden olabileceğini ifade etti. 

“Diplomatik çözüm çabalarını sürdüreceğiz”
Ukrayna’daki krizin çözümü için Merkel ve Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande, Ukrayna Devlet Başkanı Petro Poroşenko ve Putin ile görüşmüştü. Bu kapsamda, gelecek Çarşamba günü Minsk’teUkrayna konusunda zirve düzenlenecek.

Ortak basın toplantısında Merkel, Hollande ile sürdükleri çabaların devam edeceğini söyledi,

Almanya Başbakanı Merkel, ABD ve Avrupa’nın yaptırımlar, diplomatik girişimler konusunda yakın bir çalışma içinde bulunduğunu vurgulayarak, “Birçok aksaklıklara rağmen diplomatik çözüm peşinde olmayı sürdüreceğiz. Şu günlerde tüm tarafların hazır ve müzakere edilmiş bir anlaşmaya varmaya istekli olup olmadığını göreceğiz” diye konuştu.

Minsk Anlaşması’nın hiçbir zaman uygulanmadığını ama şimdi Ukrayna’da ateşkes olması ihtimalinin bulunduğunu kaydeden Merkel, “Tüm çabalara rağmen başarının mümkün olmadığı söylenirse o zaman ABD ve AB bir araya oturmalı ve sonraki ihtimalleri gözden geçirmeli” dedi. 

İran'ın nükleer programı konusunda müzakere masasına oturmasında yaptırımların önemli rol oynadığı örneğini veren Merkel, yaptırımlar yoluyla Rusya’ya bedel ödettirmenin önemine işaret etti.

Geçen günlerde ülkesinin Ukrayna'ya silah yardımı yapmayacağını açıklayan Merkel, basın toplantısında, “Silahlar konusunda da fikrimi belirtmiştim. Ama kararımız ne olursa olsun, bazı konularda mutabık olmasak da ABD ve AB birlikte durmaya devam edecek” ifadesini kullandı.

İran ile yürütülen müzakereler
“İran ile yürütülen müzakerelerde görüşmelerin daha önce iki defa uzatıldığı hatırlatılarak, gelecek Mart ayında varılması öngörülen siyasi çerçeve anlaşmasına ulaşma tarihini, son tarih olarak görüp görmediğine” yönelik soru üzerine Obama, şunları kaydetti:

“Bu noktada, (İran’ın) temel formülasyonu kabul etmemeleri halinde başka bir uzatmanın yararlı olacağını düşünmüyorum. İşin özü şu ki: Dünya onların nükleer silah peşinde olmadığından emin olmak istiyor. Kongre üyelerine de takdim ettiğim gibi benim görüşüm, sorunların artık daha fazla teknik konular üzerinde olmadığı. Şu anki mesele, İran’ın anlaşmanın yapılması için siyasi irade ve isteğe sahip olup olmaması” diye konuştu.

“Netanyahu ile aramda çok ciddi farklılıklar var”
Obama, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun, Temsilciler Meclisi Başkanı John Boehner’in ABD Kongresi'nde İran konusunda konuşma davetini kabul etmesiyle ilgili soruyu da yanıtladı.

Netanyahu ile devamlı görüştüğünü ve ekiplerinin düzenli işbirliği içinde olduğunu bildiren Obama, “Seçimlerden hemen önce diğer ülkelerin liderleriyle görüşmemek gibi bir uygulamamız var. Angela’yı sevmeme rağmen, eğer seçimlere iki hafta olsaydı, büyük ihtimal Beyaz Saray’dan davet almayacaktı, kendisi de talepte bulunmazdı diye düşünüyorum” dedi.
Merkel’in de onaylar şekilde başını sallaması üzerine salonda gülüşmeler olduğu görüldü. 

Obama, çalışma prensiplerinin bu şekilde olduğuna işaret ederek, “Bu protokolleri de korumak önemli. Çünkü ABD-İsrail ilişkileri belirli bir parti ile ilgili değil. Bu, (İsrail) İşçi Partisi ile (ABD) Demokrat Parti veya (İsrail) Likud Partisi ile (ABD) Cumhuriyetçi Parti’nin benzeşmesi üzerine kurulmuş bir ilişki değil. ABD-İsrail ilişkileri partilerin ötesine geçen bir ilişki” değerlendirmesini yaptı. 
Bu nedenle iki ülke arasındaki ilişkilerin siyasetle gölgelenmemesi gerektiğini ifade eden Obama, “Çekingen davranmayacağım: Netanyahu ile benim aramda İran’a yaptırımlar konusunda çok ciddi farklılıklar var” ifadesini kullandı.

İran ile anlaşma olmazsa Kongre’ye daha güçlü önlemler için gidecek ilk kişinin kendisi olacağını açıkladığını anımsatan Obama, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Ama bu acele nedir? Tabii, İran ile anlaşmanın mümkün olmadığı ve bunun denenmesinin bile gerekmediği değilse görüşünüz. Bense buna katılamam, ABD Başkanı olarak diplomatik çözüm olmazsa diğer seçeneklerin ne olduğuna bakıyorum ve bu seçenekler dar kapsamlı ve çekici değil. ABD’nin çıkarları açısından, İsrail’in çıkarları açısından ama tabii ki İsrail hükümeti açısından bir şey diyemem, İran konusuna diplomatik çözüm bulmak çok daha iyi. Dolayısıyla ciddi farklılıklar var ama bunlar Netahyahu’nun Washington’a gelmesi durumundan farklı ve ayrı şeyler”.

DEAŞ ve NSA
Öte yandan, Obama, “barbar" diye nitelediği terör örgütü DEAŞ’in yok edilmesinde ABD ve Almanya’nın birlikte durduğunu belirterek, Almanya’nın bu noktadaki çabalarına değindi.

İki ülkede de özellikle Müslüman toplumunda gençlerin El Kaide gibi terörist örgütlerin hedeflerinde olduğuna işaret eden Obama, “gençleri bu nefret ideolojisinden korumanın yerel toplumlar, aileler, dini liderlerin ilk ve öncelikli görevi olduğunu” kaydetti.

Obama, “Biz de kendi ülkelerimizdeki örnekler ve yaklaşımlardan başlayarak bu toplumlara yardım edebiliriz. Angela’ya, çoğulculuk ve çeşitlilik adına  önyargılar ve yabancı düşmanlığına karşı güçlü karşı koymasından dolayı takdirlerimi iletiyorum. Kendisi, tüm dini toplulukların Almanya’da yeri olduğunu açıkça belirtti" ifadesini kullandı. 

Merkel de “Almanya, (sahadaki güçlere) eğitim misyonunu yerine getirerek ve gerekirse silah yardımı da yaparak Almanya’nın DEAŞ ile mücadele kararı verdi” dedi.

Toplantıda, Almanya Başbakanı Merkel’e, ABD Ulusal Güvenlik Ajansı’nın (NSA) eski çalışanı Edward Snowden’ın ifşa ettiği belgelerin ardından Washington ile Berlin arasında yaşanan krizin görüşmede gündeme gelip gelmediği soruldu.

İki ülke arasındaki dinleme krizinde, bireysel konularda farklı değerlendirmelerin hala bulunduğuna işaret eden Merkel, ancak terör tehditleri karşısında kendilerinin çok yakından çalışması gerektiğine vurgu yaptı. Merkel, "Almanya Başbakanı olarak burada net bir şekilde ifade etmek istiyorum ki ABD, bize kayda değer ve çok önemli bilgiler sağladı ve sağlamaya devam ediyor" diye konuştu.

Obama da ABD’nin NSA krizi ardından bu konuda çok önemli adımlar attığını belirterek, Alman halkından, ABD ve Almanya arasındaki güçlü ortaklığa dayanan geçmiş de göz önüne alınarak olaya en kötü varsayımdan yaklaşmak yerine olumlu bakmasını istedi. Obama, “Her iki taraf yanlışlar yapabiliyor ve dostlar arasında olduğu gibi (ilişkileri) yıpratıcı şeyler olabilir ancak ilişkinin temeli sapasağlam olmayı sürdürüyor” değerlendirmesinde bulundu.

(AA)