"ABD Genelkurmay Başkanı ÖSO Kampını Gezdi"

"ABD Genelkurmay Başkanı ÖSO Kampını Gezdi"

Yeni Şafak yazarı: ABD Genelkurmay Başkanı, İncirlik'teki görüşmeden sonra ÖSO kamplarına götürüldü

Yeni Şafak yazarı Mehmet Acet, 17 Şubat'ta Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ile İncirlik Üssü'nde görüşen ABD Genelkurmay Başkanı Joseph Dunford'un "gizlice ÖSO kamplarına götürüldüğünü" iddia etti. Acet, "Anlaşılan, bu ziyaretle ABD Genelkurmay Başkanı'nın ÖSO'nun askeri kapasitesinin Rakka operasyonu için elverişli olup olmadığını ilk elden görmesi arzu edilmiş" diye yazdı.

Mehmet Acet'in "Barzani’ye bağımsızlık sözü mü verildi?" başlığıyla yayımlanan (6 Mart 2017) yazısı şöyle:

Suriye ve Irak'ın kuzeyinde son bir haftadır, Türkiye'yi yakından ilgilendiren yeni bir hareketlilik var.

Çarşamba günü Pakistan dönüşü sorularımızı yanıtlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, El Bab'ın düşmesinden sonra yeni hedefin Menbiç olduğunu bir kez daha vurgulamıştı.

Sahada ise hem Türkiye destekli ÖSO birliklerinin, hem de Esad rejiminin Menbiç'e yöneldiğini gösteren gelişmeler oldu.

Erdoğan, bu Perşembe Moskova'ya gidiyor.

Fırat Kalkanı ve El Bab operasyonunda Rusya ile sağlanan işbirliği, Menbiç ve Suriye'nin diğer bölgeleri için de yeni bir kapı aralayabilir mi?

Sorumuz bu.

Yine Pakistan dönüşü uçakta verdiği mesajlardan, Erdoğan'ın da bu yönde bir zihni hazırlık içinde olduğuna tanıklık ettik.

Ankara, kendi önceliklerini dikkate alarak, hem Washington, hem de Moskova ile yakın dirsek temasını sürdürüyor.

ABD Genelkurmay Başkanı ÖSO kamplarını gezdi

Muhtemel Rakka operasyonu için, ABD yönetimiyle yakın zamanda yoğun bir temas trafiğinin yaşandığını biliyoruz.

Önce Erdoğan-Trump görüşmesinde, devamında CİA Başkanı ve ABD Genelkurmay Başkanı'nın Türkiye ziyaretinde, en son da Münih'te Başbakan Yıldırım'ın ABD Başkan Yardımcısı Pence ile görüşmesinde Türkiye'nin bir teklif sunduğunu, karşı tarafın da bu teklifler üzerine bir çalışma yaptığını biliyoruz.

Ankara'nın sunduğu teklifin tek cümlelik özeti şu:

“MİT ve Özel Kuvvetler'in girişimleriyle DEAŞ'a karşı savaşma kapasitesini artıran 10 bin kişilik ÖSO ordusu ile bu işi yapalım”.

Şimdi.

Yeni elde ettiğim önemli bir bilgi daha var.

Biliyorsunuz ABD Genelkurmay Başkanı Türkiye'ye geldiğinde Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ile İncirlik'te görüşmüş ve Türkiye'nin teklifinin askeri niteliği de masaya yatırılmıştı.

Yeni bilgi şu:

ABD Genelkurmay Başkanı Dunford, İncirlik'te yapılan görüşmeden sonra gizlice ÖSO kamplarına götürülmüş.

Anlaşılan, bu ziyaretle ABD Genelkurmay Başkanı'nın ÖSO'nun askeri kapasitesinin Rakka operasyonu için elverişli olup olmadığını ilk elden görmesi arzu edilmiş.

Bizim, Ankara'da gerek askeri, gerek diğer ilgililerle ne zaman karşılaşsak, duyduğumuz şöyle bir cümle var:

“ABD askeri yetkililerinin ilgilendiği tek konu, eğer sahada bir şey yapacaksak bunu kimle, hangi askeri imkânla yapacağız. Somut bir çalışma koymadığınız zaman konuyla hiç ilgilenmiyorlar. Şimdi yapılan bu.”


 
Yani artık, onların da en azından bir çırpıda reddetmeyeceği, dikkate almak durumunda kalacakları yeni bir durum var sahada.

“Bana sahada savaşacak güç lazım. Bunu YPG dışında kiminle yapacağım” sorusuyla karşılaştığınızda, “işte buyurun” diyebilecek bir noktaya gelinmiş durumda.

Bu iyi.

Ancak, bu konularda kararı sadece asker vermiyor.

Obama döneminde eğit-donat programı YPG'nin önünü açmak için bilinçli bir şekilde kadük bırakıldığı için, yapacak pek bir şey yoktu.

Şimdi var.

Ancak verilmesi gereken siyasi bir karar var ve yeni yönetimin artık Türkiye'nin teklifleri doğrultusunda hareket edeceğine dair henüz somut bir geri dönüş olmadı.
Barzani bağımsızlık değil, ekonomi derdinde

Geçen hafta Irak'ın kuzeyinde de çok önemli ve yeni diyebileceğimiz bir gelişme oldu.

Irak Bölgesel Yönetimi'ne bağlı Peşmerge güçleri, Sincar'da ilk defa PKK hedeflerine kurşun sıktı.

Şu an için bu küçük çaplı bir atak olsa da, böyle bir şeyin olması önemli.

Peki, bu yeni gelişmeye, son haftalarda Bölgesel Yönetim Başkanı Barzani ile Ankara arasında yürütülen görüşmelerin bir sonucu olarak bakabilir miyiz?

Önemli bir hükümet yetkilisinden aldığımız bilgiler, bu soruya “Evet”diyebileceğimizi gösteriyor.

MHP'nin tepkisi abartılı

Irak'ın kuzeyindeki gelişmeler, Ankara'nın bu konularda akıllıca hamleler yapmasını zorunlu hale getiriyor.

Neden derseniz, Barzani dışındaki aktörlerin önemli bir bölümü şu an İran'ın kucağında.

Talabani Yönetimi, Goran Hareketi, Tahran ne derse onu yapıyor ve fırsat buldukları anda Barzani yönetimini devirmenin yollarını arıyor.

Böyle bir zeminde bütün zorluklara rağmen Ankara ile eşgüdüme zarar vermeden hareket eden Barzani'nin hırpalanması ne kadar doğru?

Geçen hafta MHP çevrelerinden, hükümetin Barzani'ye bağımsızlık sözü verdiğine dair bir takım duyumlar aldık.

“İşin aslı nedir?” diye ilgililere sorduğumuzda, “Böyle bir konunun hiçbir şekilde gündeme gelmediği” cevabını aldık.

Barzani'nin şu an için tek derdi, siyaseten Türkiye üzerinden yalnızlığını tolere edecek hamleler yapmak, ekonomik bakımdan da, yine Türkiye üzerinden petrol-doğal gaz rezervlerinin dünya pazarlarına ulaşmasını sağlamak ve ekonomik darboğazdan çıkmanın yollarını bulmak.